Teknoloji

JADC2 Nedir? ABD’nin Geleceğin Savaş Doktrini

ABD’nin JADC2 projesi; sensör, veri ve kuvvetleri tek bir ağda birleştirerek karar üstünlüğü hedefliyor. Peki maliyetleri, riskleri ve rakiplerin tepkileri neler?

Tarihsel Arka Plan ve İlk Adımlar

JADC2 konsepti, 2017–2019 döneminde ABD’nin Çok Alanlı Operasyon (Multi-Domain Operations) vizyonunun bir uzantısı olarak doğdu. Çin ve Rusya’nın gelişmiş A2/AD kabiliyetleri, elektronik harp ve siber tehditleri, ABD’nin geleneksel komuta-kontrol mimarisinin yetersiz kaldığını gösterdi. Bu bağlamda JADC2, sensörlerden gelen verilerin, silah sistemleriyle birleştiği ortak bir dijital omurga üzerinde şekillendirildi. 17 Mart 2022’de Savunma Bakan Yardımcısı Kathleen Hicks’in imzasıyla yayımlanan uygulama planı, JADC2’yi kurumsal düzeyde resmileştirdi. Öncesinde ise USAF/USSF’nin ABMS, Kara Kuvvetleri’nin Project Convergence ve Donanma ile Deniz Piyadelerinin Project Overmatch çalışmaları, JADC2’nin temel taşlarını oluşturmuştu.

Aktörler, Kurumlar ve Endüstri

JADC2’nin şekillenmesinde hem siyasi liderlik hem de askeri bürokrasinin farklı katmanları kritik rol oynadı. Kathleen Hicks, stratejiyi imzalayarak projeyi ileri taşıyan en önemli isimlerden biri oldu. Ardından Indo-Pasifik entegrasyonu ve bütçe verimliliği üzerine odaklanan yeni liderlik süreci başladı. Merkezi düzeyde CDAO (CDAO – Chief Digital and Artificial Intelligence Office → Baş Dijital ve Yapay Zekâ Ofisi), açık mimari ve yapay zekâ entegrasyonu üzerinde yoğunlaştı.

DoD CIO, Zero Trust tabanlı ağ standartlarını kurarken, Joint Staff J6 NATO uyumu ve veri linki testlerinden sorumlu oldu. Servis programları ise farklı alanlarda ilerledi: Hava Kuvvetleri ve Uzay Kuvvetleri ABMS ile sensör füzyonunu güçlendirirken, Kara Kuvvetleri Project Convergence ile kara unsurlarını yapay zekâ destekli hedefleme zincirine entegre etti, Donanma ve Deniz Piyadeleri ise Overmatch ile deniz harekât mimarisini dönüştürdü. Endüstri tarafında Anduril, L3Harris, Raytheon, Lockheed Martin, Northrop Grumman gibi devler yanında Capella Space ve Confluent gibi teknoloji firmaları da sürece dahil oldu.

Bütçenin Evrimi (2023–2025)

JADC2 için ayrılan bütçe yıllar içinde önemli bir dönüşüm geçirdi. 2023’te yaklaşık 2,5 milyar dolar seviyesinde dağınık kalemlerle yürütülen finansman, 2024 itibarıyla konsolide edildi. Pentagon, aynı yıl 1,4 milyar dolarlık JADC2 bütçesini 1,8 milyar dolarlık yapay zekâ fonuyla birlikte talep etti.

2025 yılına gelindiğinde ise program bazlı fonlama modeli benimsendi: ABMS, Overmatch, Convergence ve CDAO için ayrılan paylar net biçimde tanımlandı. Böylece JADC2, başlangıçtaki dağınık finansal yapısından çıkıp, daha şeffaf ve odaklı bir bütçe sistemine kavuştu. Ancak GAO’nun raporları hâlâ bütçe şeffaflığı ve harcamaların verimliliği konularında soru işaretleri barındırıyor.

Tatbikatlar ve Saha Denemeleri

JADC2’nin yetenekleri, sahada farklı tatbikatlarla test edildi. Hava Kuvvetleri’nin ABMS On-Ramp etkinlikleri, sensörden atıcıya veri aktarım hızını ölçerken, İngiltere ve Polonya gibi müttefiklerin katılımıyla transatlantik boyut kazandı. Kara Kuvvetleri’nin Project Convergence serisi, İngiliz ve Avustralyalı birliklerle genişletilerek kara-hava işbirliğinde yapay zekânın rolünü öne çıkardı.

Donanmanın Project Overmatch girişimi, uçak gemisi taarruz gruplarında dağıtık kuvvet yapısının dijital omurgasını denedi. NATO çerçevesinde yürütülen Bold Quest ve CWIX tatbikatları ise veri linkleri ve ortak COP oluşturma denemeleriyle, JADC2’nin müttefik uyumunu ölçtü. Böylece JADC2, yalnızca ABD içinde değil, müttefik sistemlerle birlikte sınandı.

Hasımların Geliştirdiği Karşı Tedbirler

ABD’nin JADC2 vizyonu, rakip ülkelerin dikkatini çekti ve çeşitli karşı tedbirlerin geliştirilmesine yol açtı. Çin, MDPW konseptiyle doğrudan JADC2’yi hedef aldı; uydu iletişimini bozacak jammer sistemleri, GNSS spoofing ve siber saldırılar bunların başında geldi. Rusya, Ukrayna savaşında uyguladığı GPS karıştırmaları, Starlink müdahaleleri ve GRU kaynaklı siber operasyonlarla benzer yöntemler geliştirdi. İran, Hürmüz’de GPS spoofing ve jamming girişimleriyle bilinirken, Kuzey Kore de 2012’den itibaren yürüttüğü GPS bozucu faaliyetlerini 2025’te yeni vakalarla sürdürdü. Genel olarak bakıldığında, hasımların stratejisi ABD’nin karar üstünlüğünü kırmak ve veri akışını sekteye uğratmak üzerine inşa edildi.

Mimari Vizyon ve Açık Standartlar

JADC2’nin teknik omurgası, Open DAGIR ve Taktik Data Mesh mimarileriyle şekillendirildi. Open DAGIR, veri, uygulama, yönetişim, entegrasyon ve dayanıklılık ilkeleri üzerine kuruldu. Bu mimari, siber ve elektronik harp baskısına dayanıklı bir yapıyı hedefledi. Taktik Data Mesh yaklaşımı ise merkezsiz veri paylaşımıyla öne çıktı; böylece bir düğümün zarar görmesi halinde bile diğer unsurlar kill-chain zincirini sürdürebiliyordu.

CloudONE, DataONE gibi platformlar ABMS’te uygulanırken, Convergence ve Overmatch programları da DAGIR üstünde AI ve NOA entegrasyonlarını test etti. Bu sayede JADC2 yalnızca bir komuta kontrol projesi değil, aynı zamanda geleceğin ağ tabanlı savaş mimarisi için bir laboratuvar haline geldi.

Riskler, Eleştiriler ve Tartışmalar

Her ne kadar JADC2 vizyonu büyük fırsatlar sunsa da, program eleştirilerden de payını aldı. GAO, bütçe şeffaflığı ve hizmetler arası entegrasyon eksikliğini sık sık gündeme getirdi. Kongre’de ise ABMS’nin çok fazla gösteri ama az operasyonel fayda sağladığı yönünde eleştiriler yükseldi.

Endüstri analistleri, yapay zekâ ve veri mesh teknolojilerinin henüz düşük olgunluk seviyesinde olduğunu, bu nedenle iddialı hedeflerin zamanlama riski taşıdığını vurguladı. Ayrıca, servisler arasındaki kültürel farklılıklar, ortak mimari kurma sürecini yavaşlattı. Bu tablo, JADC2’nin doğru bir vizyonu temsil etmesine rağmen hayata geçirilmesinde ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Genel Değerlendirme ve Gelecek Öngörüleri

JADC2, ABD’nin karar üstünlüğü stratejisinin merkezinde yer alan bir girişim haline geldi. Dağınık girişimlerden ortak bir programa evrilmesi, NATO ve müttefik entegrasyonuyla birlikte küresel güvenlik mimarisinde belirleyici rol oynamasını sağlıyor. Güçlü yönleri arasında açık mimari, modülerlik ve müttefik katılımı öne çıkarken; zayıf noktaları arasında servisler arası direnç, teknoloji olgunluğu ve zamanlama riskleri göze çarpıyor. 2025–2030 döneminde operasyonel kill-chain zincirinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi, NATO uyumunun derinleşmesi ve yapay zekâ destekli karar mekanizmalarının olgunlaşması öngörülüyor.

Kapanış açısından değerlendirildiğinde, JADC2 yalnızca bir ABD programı değil, gelecekteki harekât alanlarının genel karakterini belirleyecek bir paradigma olarak öne çıkıyor. 2030’lara doğru, savaş alanında tanklar ya da uçaklardan çok, verinin nasıl aktarıldığı ve hangi hızla işlenebildiği kritik hale gelecek.

JADC2’nin başarıya ulaşması durumunda, müttefikler arasında kesintisiz bir bilgi zinciri kurulacak ve bu zincir, düşmanın karar verme süresini minimize eden bir baskı unsuru haline gelecek. Ancak başarısızlık halinde, ABD ve NATO ciddi bir caydırıcılık açığıyla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle JADC2, yalnızca bir teknoloji yatırımı değil, geleceğin savaş alanında üstünlük için bir varoluş sınavı olarak değerlendirilmektedir.

Sosyal Medyalardan Bizi Takip Edebilirsiniz:

Yazarın Diğer Haberleri

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi sitemiz için devre dışı bırakınız.