KAAN’ın Gizli Gücü: İHA’larla Ağ Merkezli Savaş
ASELSAN, milli jetimiz KAAN'ı, KIZILELMA ve ANKA-3 ile birleştirerek 6. nesil bir hava gücü yaratıyor. İşte Türkiye'nin yeni ağ merkezli harp doktrini...
ANKARA – Türk savunma sanayiinin teknoloji devi ASELSAN, Türkiye‘nin altıncı nesil savaş uçağı vizyonunu, Milli Muharip Uçak KAAN ve insansız hava platformları üzerinden nasıl hayata geçirdiğini düzenlediği bir basın etkinliğiyle gözler önüne serdi. Ankara’daki Gölbaşı tesislerinde gerçekleştirilen etkinlikte, KAAN‘ın geliştirme sürecine en başından itibaren entegre edilen ileri seviye yetenekler, Türkiye’nin hava harbinde otonomi ve ağ merkezli üstünlük arayışını net bir şekilde ortaya koydu.
Ağ Merkezli Harp: KAAN Bir Savaş Uçağından Çok Daha Fazlası
ASELSAN yetkililerinin brifinglerinde vurguladığı en önemli nokta, altıncı nesil muharebe konseptlerinin temelini oluşturan insanlı-insansız takım oyunu, düşük görünürlük (stealth) ve gelişmiş komuta-kontrol sistemlerinin KAAN projesinin DNA’sına işlenmiş olmasıydı. Bu yaklaşım, platform merkezli savaştan ağ merkezli harp doktrinine geçişi simgeliyor. Bu vizyonun teknolojik kalbinde ise ASELSAN tarafından geliştirilen Milli Uçuş Veri Bağı (MUVB) yer alıyor. Bu kritik sistem, KAAN‘ın yalnızca bir savaş uçağı olarak değil, aynı zamanda TUSAŞ üretimi ANKA-3 ve Baykar üretimi KIZILELMA gibi insansız platformları yöneten bir hava komuta-kontrol merkezi olarak görev yapmasını sağlıyor.
Mükemmel Üçlü: KAAN, KIZILELMA ve ANKA-3
Brifinglerin ana teması, KAAN etrafında oluşturulan bu “takım” konseptiydi. Bu kurguda, KIZILELMA ve ANKA-3, KAAN ile yakın bir bağlantı içinde görev yapmak üzere tasarlanmış ana insansız platformlar olarak öne çıkıyor. Bu sayede insanlı bir uçak, “sadık kanat adamı” sınıfındaki insansız varlıklarla ağ üzerinden koordineli etkiler yaratabiliyor. Bu yapıyı desteklemek üzere ASELSAN, hem KIZILELMA hem de KAAN için “gizli mod” haberleşme sistemlerinin tamamlandığını doğruladı.
Geliştirilen bu sistemler, düşman tarafından tespit ve dinlenme olasılığı düşük operasyonlar için kritik önem taşıyor. Rol dağılımında ANKA-3 düşük görünürlüklü bir “uçan kanat” olarak taarruz ve keşif görevleri için karakterize edilirken, KIZILELMA daha yüksek hıza sahip bir sadık kanat adamı SİHA’sı olarak KAAN‘a tamamlayıcı etkiler sağlıyor.
ASELSAN İmzalı Kritik Alt Sistemler
ASELSAN, yeni KAAN prototiplerinin üretimde olduğunu belirterek, uçağa bir dizi kritik alt sistem teslim edeceğini açıkladı. Bu, şirketin daha önce Altay ana muharebe tankı için sağladığı temel bileşenlerdeki rolünü havacılık alanına taşıdığını gösteriyor. Teslim edilecek sistemler arasında TULGAR (Kaska Monteli Nişangah Sistemi), TUYGUN (Gelişmiş Elektro-Optik Hedefleme Sistemi) ve entegre sensör mimarisi gibi unsurlar yer alıyor. Bu sistemler, algılamayı etkiye bağlayan, yüksek riskli hava sahalarında beka ve öldürücülüğü destekleyen bütüncül bir görev sistemi omurgası oluşturuyor.
Operasyonel ve Stratejik Etkiler
İnsanlı-insansız takım çerçevesi, operasyonel olarak KAAN‘ın kendi İHA’ları aracılığıyla Düşman Hava Savunmasının Bastırılması (SEAD), elektronik karıştırma ve derin taarruz gibi tehlikeli görevleri uzaktan yönetmesini sağlamak üzere tasarlandı. Bu, pilotların doğrudan tehdit altına girmeden, insansız unsurları ileri sürerek görev etkinliğini artırması anlamına geliyor. Stratejik olarak ise bu ağ modeli, Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Kafkaslar ve Kuzey Suriye gibi operasyon sahalarında egemen Komuta, Kontrol, Haberleşme, Bilgisayar, İstihbarat, Gözetleme ve Keşif (C4ISR) bağımsızlığını güçlendiriyor.
ASELSAN’ın Gölbaşı’ndaki etkinliği, Türkiye’nin yeni nesil hava muharebesi hedeflerinin konsept aşamasından uygulama aşamasına geçtiğini açıkça ortaya koydu. Üretimde ilerleyen prototipler, teslimatı devam eden kritik alt sistemler ve laboratuvar ortamında doğrulanmış entegrasyon süreçleri ile ASELSAN, geleceğin hava gücünün elektronik, algılama ve iletişim temelini sağlam bir şekilde atıyor.





