İnceleme

Goldwater-Nichols Türk Silahlı Kuvvetlerine uygulanır mi?

Goldwater-Nichols yasası ABD savunma bakanlığında devrim niteliğinde ki dönüşümün el kitabıdır. TSK için de benzeri bir çalışmaya ihtiyaç olabilir mi?

Goldwater-Nichols Yasası

Goldwater-Nichols Yasası (Goldwater-Nichols Department of Defense Reorganization Act of 1986), Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri komuta yapısında kapsamlı bir reformu amaçlayan, büyük bir savunma faaliyetlerini düzenleme yasasıdır. Bu yasa, Soğuk Savaş sonrası ABD savunma politikasının daha etkin ve entegre bir şekilde yürütülmesini sağlamak için çıkarılmıştır.

ABD Kongresi tarafından 1986’da kabul edilen bu yasa, özellikle savunma sistemini ve müşterek kuvvet operasyonlarını yeniden şekillendirmek amacıyla önemli değişiklikler yapmıştır. Yasaya adını veren kişiler, Senatör Barry Goldwater ve Temsilciler Meclisi üyesi William Flynt Nichols’tır. Goldwater-Nichols, ABD’nin küresel askeri üstünlüğünü koruma amacı güderek, çeşitli zorluklara yanıt veren yenilikçi bir savunma yapısının temelini oluşturmuştur.

Goldwater Nichols Yasası, Vietnam Savaşı sırasında ortaya çıkan , 1980’de İran Rehine (Krizi) kurtarma operasyonu felaketle sonuçlanmasına neden olan ve 1983’te Grenada’nın işgalinde hala belirgin olan, hizmet içi (Kuvvetler arası) rekabetin, neden olduğu sorunları çözme girişimidir.

Goldwater-Nichols Yasasının Amacı

Yasanın temel amacı, ABD askeri güçlerinin daha etkin ve koordineli bir şekilde çalışmasını sağlamaktı. 1980’lerde, özellikle Vietnam Savaşı sırasında ABD silahlı kuvvetlerinin yaşadığı zayıf koordinasyon, farklı kuvvet bileşenlerinin (kara, deniz, hava kuvvetleri) birlikte çalışma eksikliklerini gün yüzüne çıkardı. Aynı zamanda, İran’daki rehine kurtarma operasyonu olan “Operation Eagle Claw” (1980) başarısız olmuş, çeşitli kuvvetler arasında iş birliği eksikliği nedeniyle operasyonun başarısızlığı büyük bir prestij kaybına neden olmuştu. Bu olaylar, müşterek (birlikte hareket eden) kuvvetlerin oluşturulması gerektiğini ortaya koydu.

Goldwater-Nichols Yasası, bu eksikliklerin giderilmesi için Pentagon’da ve ABD askeri yapısında mimarisinde büyük bir değişiklik yapılmasını sağladı. Yasanın başlıca amaçları arasında şunlar yer alır:

Komuta ve Kontrol Sisteminin İyileştirilmesi

Yasa, silahlı kuvvetler arasında iş birliğini geliştirmek amacıyla bir komuta zinciri oluşturdu. Bu zincir, kuvvet komutanlıkları (Kara, Deniz, Hava ve Deniz Piyadeleri) ile Savunma Bakanı ve ABD Başkanı arasında net bir komuta yapısı sağladı.

Müşterek Operasyonlar

Yasa, müşterek kuvvet operasyonlarını (Joint Force Operations) vurgulayarak, farklı kuvvet bileşenlerinin daha fazla entegrasyon içinde çalışmasını sağladı. Farklı kuvvetler arasındaki koordinasyonun artması, askeri operasyonların daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanıdı.

Birleşik Komutanlar Kurulunun Rolü (Joint Chiefs of Staff)

Birleşik Komutanlar Kurulu Başkanı’nın (Joint Chiefs of Staff Chairman) yetkileri artmıştır ve hizmet şeflerinin (örneğin, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Kuzey Deniz Kuvvetleri) danışmanlık rolüne yerleştirilmiştir Birleşik Komutanlar Kurulu diğer bir ifadeyle Genelkurmay Başkanları Kurulu’nun (Joint Chiefs of Staff JCS) yetkisi güçlendirildi. Bu kurul, kuvvetler arasında koordinasyonu artırmak ve savunma politikalarıyla ilgili önerilerde bulunmak için merkezi bir rol üstlendi.

Özetle; Türkiye’de ki yaklaşık karşılığı Genelkurmay Başkanlığı olarak söylenebilecek olan bu yapı ( Joint Chiefs of Staff; JCS ), ABD Savunma Bakanlığı’nda, ABD Başkanı’na, Savunma Bakanı’na ve Ulusal Güvenlik Konseyi’ne askeri konularda danışmanlık yapan üst düzey üniformalı liderlerden oluşan bir organdır. JCS’nin bileşimi aşağıdaki kilit pozisyonları içerir

Kurulda olan kilit pozisyonlar şunlardır;

Genelkurmay Başkanı (Chairman of the Joint Chiefs of Staff, CJCS)

Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetlerindeki en yüksek rütbeli subay. Başkan, Başkan’ın, Savunma Bakanı’nın ve Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başlıca askeri danışmanı olarak görev yapar.

Genelkurmay Başkan Yardımcısı (Vice Chairman of the Joint Chiefs of Staff ,VCJCS)

Başkana görevlerinde yardımcı olan ikinci en yüksek rütbeli askeri subay.

ABD Ordusu Genelkurmay Başkanı (Chief of Staff of the U.S. Army)

ABD Ordusu’nun en kıdemli üniformalı subayı ve JCS’nin bir üyesi olup Ordu ile ilgili tavsiyelerden sorumludur.

Deniz Operasyonları Başkanı (Chief of Naval Operations CNO)

ABD Deniz Kuvvetlerinin üst düzey subayı olup deniz operasyonları ve deniz ile ilgili konularında danışmanlık yapar.

Deniz Piyadeleri Komutanı (Commandant of the Marine Corps)

Deniz Piyadeleri ile ilgili konularda tavsiyelerde bulunan ABD Deniz Piyadeleri’nin kıdemli subayıdır.

ABD Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı (Chief of Staff of the U.S. Air Force)

ABD Hava Kuvvetleri’nin hava operasyonları ve Hava Kuvvetleri ile ilgili konulardan sorumlu kıdemli subayı.

Ulusal Muhafız Bürosu Şefi (Chief of the National Guard Bureau)

Nispeten yeni bir birim olmasına rağmen, Ulusal Muhafızları temsil eder ve eyalet ile federal askeri faaliyetler arasında bir irtibat görevi görür.

Uzay Operasyonları Şefi (Chief of Space Operations)

ABD Uzay Kuvvetleri’nin üst düzey yetkilisi olup uzay operasyonlarından ve ABD ordusunun uzay stratejisinden sorumludur.

JCS’nin askeri operasyonlar üzerinde komuta yetkisi yoktur (bu yetki muharip komutanlara aittir), ancak ulusal savunma politikası ve stratejik planlama için kritik bir danışmanlık rolü oynar. Başkan, JCS’nin sözcüsü olarak hareket eder ve JCS’nin kolektif görüşlerini Başkan ve Savunma Bakanı’na karşı temsil eder.

Müşterek Kuvvet Komutanlarının Güçlendirilmesi

Goldwater-Nichols, bölgesel ve işlevsel müşterek kuvvet komutanlıklarının güçlendirilmesini sağladı. Bu komutanlıklar, belirli bir görev alanında (örneğin Pasifik Bölgesi veya Orta Doğu) tüm askeri kuvvetlerin komutasını alarak, bağımsız kuvvetler yerine müşterek kuvvet yaklaşımını benimsedi.

Savunma Bakanlığı İçindeki Koordinasyonun Artırılması

Yasa, Savunma Bakanlığı’ndaki bürokratik yapının daha etkin ve şeffaf olmasını sağlamak amacıyla iç koordinasyonu artırdı. Özellikle bütçe planlaması ve kaynak dağıtımı konusunda daha entegre bir yaklaşım benimsendi.

Goldwater-Nichols Yasasının Ana Değişiklikleri

Yasa, ABD Silahlı Kuvvetleri’nde önemli değişikliklere yol açtı:

Müşterek Komutanlık Yapısı

Goldwater-Nichols, farklı askeri servisler (kara, hava, deniz kuvvetleri vb.) arasında iş birliği ve koordinasyonu teşvik etmek amacıyla müşterek komutanlık sistemini güçlendirdi. Her bir kuvvet komutanlığı, belirli bir coğrafi bölgeden ya da görevden sorumlu müşterek kuvvet komutanı tarafından yönetilir hale getirildi. Bu komutanlar, kuvvetlerin stratejik hedeflere uygun bir şekilde hareket etmesini sağladı.

Genelkurmay Başkanının,Başkanlığının Güçlendirilmesi

Yasaya göre Genelkurmay Başkanı (Chairman of the Joint Chiefs of Staff), Savunma Bakanı’na danışmanlık yapma konusunda daha fazla yetki aldı ve diğer kuvvet komutanlıklarına karşı daha üst bir pozisyona yükseltildi. Bu, kuvvetler arası koordinasyonu daha iyi yönetmek için kritik bir değişiklikti.

Personel ve Eğitim Düzenlemeleri

Yasa, personelin müşterek kuvvet eğitimlerine ve görevlerine daha fazla ağırlık verilmesini sağladı. Kuvvetler arası iş birliğini artırmaya yönelik bu eğitimler, özellikle operasyonların karmaşıklığını ve gerekliliklerini daha iyi karşılamak için tasarlandı.

Yasanın Sonuçları ve Etkileri

Goldwater-Nichols Yasası, ABD Savunma Bakanlığı’ndaki yapısal değişikliklerin yanı sıra, askeri operasyonlarda da büyük bir fark yarattı. ABD’nin 1991’deki Birinci Körfez Savaşı sırasında uyguladığı müşterek kuvvet stratejisi, yasanın başarıyla uygulanmasının bir sonucu olarak kabul edilir. Farklı askeri kuvvetlerin (Kara, Deniz, Hava, Deniz Piyadeleri) uyum içinde çalışarak tek bir strateji doğrultusunda hareket etmesi, bu savaşın etkili bir şekilde yönetilmesini sağladı.

Yasa ayrıca, terörizmle mücadelede de önemli bir rol oynadı. 2001’deki 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’nin askeri operasyonları, Goldwater-Nichols’ın kazandırdığı müşterek kuvvet yetenekleri ile yönetildi. Özellikle Afganistan ve Irak’taki savaşlar, bu yasanın etkinliğini gözler önüne serdi. ABD’nin dünya genelindeki askeri varlığını yöneten bölgesel müşterek kuvvet komutanlıkları (örn. CENTCOM, PACOM), yasanın ürünü olarak günümüzde hala stratejik öneme sahiptir.

Kritik Gelişmeler ve Gelecekteki Yönelimler

Goldwater-Nichols Yasası’nın getirdiği reformlar, ABD savunma politikalarında devrim niteliğinde değişikliklere neden oldui. Ancak bazı eleştiriler de yok değil. Özellikle askeri bürokrasinin daha da karmaşık hale gelmiş olması ve bazı kuvvetler arası rekabetin devam etmesi gibi eleştiriler bulunuyor.

Son yıllarda, ABD Savunma Bakanlığı’nın yeni teknolojik tehditlere karşı nasıl evrim geçireceği tartışılırken, Goldwater-Nichols Yasası’nın gelecekteki ihtiyaçlara nasıl uyum sağlayacağı da gündeme geliyor. Siber güvenlik tehditleri, yapay zeka ve uzay tabanlı operasyonlar gibi yeni alanlar, müşterek kuvvet yapısının daha esnek ve adaptif olmasını gerektiriyor.

Sonuç

Goldwater-Nichols Yasası, ABD savunma sistemini daha entegre ve koordineli bir yapıya kavuşturan önemli bir reform yasasıdır. Özellikle müşterek kuvvet komutanlıkları ve Genelkurmay Başkanı’nın yetkilerinin artırılması, ABD’nin dünya genelinde askeri operasyonlarını daha etkin bir şekilde yürütmesine olanak tanımıştır.

Yasayla sağlanan entegrasyon, ABD’nin uluslararası askeri operasyonlarını ve stratejik askeri kapasitesini güçlendirmiştir. Bu yasa ile ABD Savunma Bakanlığının yeniden düzenlenmesi, yapılanması ve askeri otoriteyi güçlendirmesi hedeflenmiştir. Bahse konu kanun askeri komuta yapısını tekrar düzenlemiş  böylece birleşik komutanların yetkisini arttırmıştır.  Yapılandeğişiklikler askeri operasyonların etkinliğini ve savunma bakanlığının yönetim fonksiyonunu iyileştirilmesi hedeflenmiştir.

Yeniden gözden geçirilme zamanı geldi mi?

Bütün bu devrimsel değişime, bu günlerde eleştiriler de yapılmıyor değil öncelikle stratejik ortam ve yeni savaş teknolojileri ve gelişen yeni savaş boyutları nedeniyle bu yasa ve yasa uygulamalarının yeniden ele alınması gerektiği dillendirilmektedir. Bu eleştirilerden biriside yaklaşık 11 yıl önce emekli bir subay tarafından akademik çalışmalarında dile getirilmiştir, Emekli Deniz Piyadeleri subayı olan Gary Anderson, George Washington Üniversitesi Elliot Uluslararası İlişkiler Okulu’nda Yardımcı Doçent iken yaptığı değerlendirmeyi de aşağıda sunuyoruz.

“Ortak operasyonların komuta birliğini güçlendirmek iyi bir fikirdi, ancak bölgesel ortak (müşterek) kadrolarımızın çoğu, onları yöneten komutanlara kötü hizmet edecek kadar şişkin. Bunun bir sebebi de yasanın gerektirdiği ortak subay sayısı zorunluluğudur. Amiral Halsey ve Rommel, en ünlü zaferlerini, günümüzün ortalama ABD Ordusu tugay muharebe ekibi kadrosunun bir kısmı büyüklüğündeki kadrolarla kazandılar.

Bu düzeltilebilir. Ne yazık ki daha fazla mevzuata ihtiyacımız olacak. Öncelikle, tüm general subay adaylarının ortak sertifikalı olması gerekliliğinden kurtulmamız gerekiyor. Tüm generallerimiz ve amirallerimiz mükemmel ortak savaş uzmanları olmak zorunda değil. Rommel bir Genelkurmay subayı değildi ve Halsey de olmak istemezdi. Ortak kurmay yolu, sonunda ortak komuta ve kurmay pozisyonlarına talip olanlar için saklanmalı, ancak hava kuvvetlerine, Deniz Piyadeleri Sefer Kuvvetlerine veya Donanma filolarına liderlik etmek isteyenler için bir damga olmamalı; gerçek savaşçılara ve asker-diplomat stratejistlere ihtiyacımız var.

Daha küçük, daha seçkin bir ortak kurmay birliği, gerçek stratejik uzmanlık yaratmaya odaklanmamızı sağlayacaktır. Ortak Kurmay adayları, hem diplomatik hem de askeri kararlar alma yeteneklerini, yetenekli ve düşünen rakiplere karşı test edecekleri bir dizi sıkı kuvvet-kuvvet seminer savaş oyunundan geçirilmelidir.

Bu tür testlerde başarısız olan adaylar, kariyerlerine hiçbir damga vurulmadan hizmetlerine geri gönderilmelidir. Başarılı mezunlar, ortak kurmayda görev yapmadıkları zamanlarda yine de birliklerle vakit geçirecek, uçak uçuracak veya gemi kullanacaklardır; ancak, bayrak rütbesine seçildiklerinde, komuta ve kurmay pozisyonları öncelikle ortak olacaktır. Bu, ortak kurmayların daha küçük ve daha verimli olmasını sağlayacaktır.

Goldwater-Nichols sıradanlığı kurumsallaştırdı. Daha iyisini yapabiliriz ve yapmalıyız.”

TSK değişim süreci 15 Temmuzdan sonra hızlandı

Türk Silahlı Kuvvetleri için örnek alınabilecek bir çalışma. Türk silahlı kuvvetleri NATO ile başladığı yapısal reformlara güncel ihtiyaçlar kapsamında devam ediyor, 15 Temmuz 2016 dan sonra çok büyük yapısal değişiklikler yaşandı. Bu süreci devam ettirmeye gerek var mı? Değerlendirme yapılması gerekir mi? Bu konu ayrı bir inceleme konusu olabilir.

Sosyal Medyalardan Bizi Takip Edebilirsiniz:

Haber Bültenimize Abone Olun!
Bültenimize katılmak için e-posta adresinizi girin.

Yazarın Diğer Haberleri

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi sitemiz için devre dışı bırakınız.