
Milli Hava Araçlarının Hayati Sistemi Yerlileştiriliyor
Türkiye, milli hava araçlarının “kalp ve damar sistemi” olan hidrolik sistemleri yerlileştirerek savunma ve havacılıkta dışa bağımlılığı azaltıyor.
Milli Hava Araçlarına Yerli Hidrolik Güç: Kalp ve Damar Sistemi
Türkiye, savunma ve havacılık sanayisinde stratejik öneme sahip bir alanda daha kritik bir eşiği aşıyor. Milli hava araçlarında adeta “kalp ve damar sistemi” görevini üstlenen hidrolik sistemlerin yerlileştirilmesi, hem operasyonel bağımsızlık hem de yüksek teknoloji üretimi açısından büyük kazanımlar sağlıyor. Dev yolcu uçaklarından süpersonik jetlere kadar tüm hava platformlarında hayati rol oynayan bu sistemler, artık yerli imkânlarla geliştiriliyor.
Hidrolik sistemler sayesinde pilotlar, kokpitteki küçük bir komutla tonlarca ağırlığa sahip kanatçıklar, dümenler ve iniş takımlarını son derece hassas biçimde kontrol edebiliyor. Bu sistemlerin kusursuz çalışması, uçuş güvenliğinin temel unsurlarından biri olarak öne çıkıyor.

Hidrolik Sistemler Neden “Kalp ve Damar Sistemi” Olarak Tanımlanıyor?
Hava araçlarında kullanılan hidrolik pompalar, rezervuarlar, eyleyiciler ve hidrolik manifoltlar, insan vücudundaki dolaşım sistemine benzer bir yapı oluşturuyor.
-
Hidrolik pompalar, kalbin kanı basınçla pompalaması gibi hidrolik sıvıyı sisteme iletiyor.
-
Hidrolik boru hatları, damarlar gibi sıvıyı uçağın her noktasına taşıyor.
-
Eyleyiciler, kaslar gibi hareket üreterek iniş takımlarının açılmasını, dümenlerin ve kanatçıkların çalışmasını sağlıyor.
Bu nedenle havacılık hidrolik sistemleri, sadece mekanik değil, aynı zamanda son derece yüksek mühendislik ve güvenlik standartları gerektiren kritik alt sistemler arasında yer alıyor.
Yerlileştirme Hamlesi ile Stratejik Dönüşüm
Türkiye, son yıllarda yerlileştirme ve millileştirme politikalarını savunma ve havacılık sanayisinin merkezine almış durumda. Platform geliştirme, alt sistem üretimi, motor teknolojileri ve bakım-onarım alanlarında elde edilen somut başarılar, bu dönüşümün en net göstergeleri arasında bulunuyor.
Bu kapsamda IDAK Havacılık, hidrolik pompalar, rezervuarlar, filtre manifoltları, çeşitli valfler, akümülatörler ve hidrolik-mekanik eyleyici sistemleri geliştirerek uçak, helikopter ve uçak motoru üreticilerinin ihtiyaçlarına cevap veriyor. Tüm bu çalışmalar, uluslararası havacılık standartlarına uygun şekilde yürütülüyor.
Yerlileştirme sayesinde;
-
Ambargo ve ihracat kısıtlarına karşı direnç artıyor,
-
Tasarım, test ve sertifikasyon kabiliyetleri ülke içinde kazanılıyor,
-
Yüksek katma değerli üretim ve ihracat imkânı doğuyor,
-
KOBİ’lerin ana yüklenici firmalara entegrasyonu güçleniyor.
“Havacılıkta Şansa ve Tecrübesizliğe Yer Yok”
IDAK Havacılık Genel Müdürü Ali Emre Akgüneş, Türkiye’nin yerli ve milli havacılık vizyonuna kendi imkân ve kabiliyetleriyle katkı sunduklarını vurguluyor. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda geliştirilen özgün platformlarla birlikte, yerli hidrolik alt sistem ihtiyacının hızla arttığına dikkat çekiyor.
Akgüneş, ATA 29 Hidrolik Güç Paketleri kapsamında hidrolik pompa, rezervuar, eyleyici ve manifoltların tasarım ve üretimini gerçekleştirdiklerini belirterek, havacılık hidrolik sistemlerinin endüstriyel hidrolikten çok daha yüksek teknoloji gerektirdiğini ifade ediyor. Bu alanda nitelikli mühendislik kadrosu ve kalifikasyon süreçlerinin hayati önemde olduğunun altını çiziyor.
Milli Projelerden Küresel Pazara
IDAK Havacılık, KAAN, HÜRJET, HÜRKUŞ ve yerli uçak motoru projelerinde yürüttüğü yerlileştirme çalışmalarıyla eş zamanlı olarak uluslararası pazarı da hedefliyor. Geliştirilen ürünlerin yalnızca milli platformlara değil, küresel rekabete de uygun olması amaçlanıyor.
Bu doğrultuda hayata geçirilmesi planlanan IDAK Hidrolik Mükemmeliyet Merkezi, tasarım, üretim, montaj ve test süreçlerini tek çatı altında toplayarak AR-GE kapasitesini daha da güçlendirecek. Ayrıca IDAK Italia ile Avrupa’daki varlığın artırılması ve ihracatın sürdürülebilir hale getirilmesi hedefleniyor.
2025 yılında imzalanan ihracat kontratlarıyla önemli bir ivme yakalayan şirket, 2026 ve sonrasında komple sistem tedariki alanında daha güçlü bir oyuncu olmayı amaçlıyor.





