Milli Makineli Tüfek NATO Sınavını Geçti: MKE’den Dev Hamle
MKE tarafından geliştirilen 7,62 mm MMT makineli tüfek, 250 bin atımlık zorlu test sürecini tamamlayarak NATO kalifikasyonunu aldı. Batılı rakiplerinden çok daha hafif olan silahın özellikleri neler?
Türk savunma sanayisi, piyade tüfeklerinde sağladığı yerlileşme başarısını makineli tüfek sınıfına taşıyarak kritik bir eşiği daha aştı. Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu, 17 Aralık 2025 tarihinde yaptığı açıklamayla Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile ortaklaşa geliştirilen 7,62×51 mm MMT (Modern Makineli Tüfek) projesinde mutlu sona ulaşıldığını duyurdu. Türk mühendisliğinin ürünü olan silah, NATO standartlarındaki 40 farklı kalifikasyon testini ve toplamda 250.000 atımlık zorlu dayanıklılık sürecini başarıyla tamamlayarak seri üretim vizesini aldı.
SSB Başkanı Haluk Görgün, bu başarıyı yerli savunma sanayisinin mühendislik olgunluğunun ve NATO uyumlu silahları seri üretebilme kapasitesinin en net göstergesi olarak nitelendirdi.
250 Bin Atımlık Zorlu Maraton
NATO kalifikasyon süreci, bir piyade silahının muharebe sahasında karşılaşabileceği en zorlu koşulları simüle eder. MMT bu süreçte çamur, toz, aşırı sıcak ve soğuk gibi çevresel testlerin yanı sıra mekanik dayanıklılığını kanıtlayan yoğun atış testlerine tabi tutuldu. MKE’nin teknik verilerine göre silah, dakikada 750 mermi atım hızına ve saniyede 840 metre namlu çıkış hızına sahip.
Teleskopik dipçiği sayesinde uzunluğu 1.120 mm ile 1.200 mm arasında ayarlanabilen silah, 604 mm’lik namlusuyla 1.000 metre etkili menzile (yaklaşık 1.100 yarda) ulaşabiliyor. Açık kaynaklara yansıyan bilgilere göre silahın çalışma mekanizması, güvenilirliğiyle bilinen Rus PK ailesinin gaz piston sisteminden esinlenilerek modern ergonomiyle harmanlanmış durumda. Döner mekanizma başlığı ve açık mekanizma ile çalışan sistem, kirlenmeye karşı dirençli yapısıyla dikkat çekiyor.
Dünya Devlerine “Hafiflik” Çelmesi
MMT’nin en büyük stratejik avantajı, Batılı rakiplerine kıyasla sunduğu inanılmaz ağırlık tasarrufu. Standart bir NATO genel maksat makineli tüfeği olan FN MAG veya ABD ordusunun kullandığı M240B, yaklaşık 11,8 ila 12,5 kilogram ağırlığındadır. Alman Heckler & Koch üretimi MG5 dahi 11 kilogramın üzerindedir.
MKE mühendisleri ise MMT’yi sadece 8 kilogram seviyesinde tutmayı başardı. Bu, dağlık arazide veya meskûn mahalde operasyon yapan bir Mehmetçik için hareket kabiliyetinin ciddi oranda artması anlamına geliyor. Askerin taşıdığı yükü azaltırken ateş gücünden taviz vermeyen bu tasarım, MMT’yi sınıfının en mobil silahlarından biri yapıyor.
Hem Batı Hem Doğu Sentezi
Silahın tasarımı incelendiğinde taktiksel esnekliğin ön planda olduğu görülüyor. Üzerindeki uzatılmış ray sistemi (Picatinny rail) sayesinde her türlü optik nişangah ve gece görüş sistemi kolayca entegre edilebiliyor. Hızlı namlu değiştirme özelliği ise yoğun çatışma anlarında silahın şişmesini engelleyerek kesintisiz ateş desteği sağlıyor.
Uzmanlar, MMT’nin tasarımında Doğu bloku silahlarının “dayanıklılık ve basitlik” felsefesi ile Batı standartlarının “ergonomi ve aksesuar uyumluluğu” prensiplerinin başarılı bir şekilde birleştirildiğini belirtiyor.
İhracat Kapıları Aralanıyor
MKE’nin bu hamlesi sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda ciddi bir ihracat potansiyeli de taşıyor. Özellikle Afrika ülkeleri başta olmak üzere NATO mühimmatı kullanan ancak ABD veya Avrupa’nın ihracat kısıtlamalarına takılmak istemeyen ülkeler için MMT güçlü bir alternatif olarak öne çıkıyor. MKE’nin yerleşik ihracat kanalları üzerinden pazarlanacak olan silah, lojistik sadelik arayan ordular ve özel kuvvetler için ideal bir seçenek olarak masada.
Türkiye bu projeyle birlikte envanterindeki karışık makineli tüfek yapısını sadeleştirme ve dışa bağımlılığı tamamen bitirme hedefine bir adım daha yaklaştı.






